16 Şubat 2014 Pazar

Anlatamıyorum

Yanıbaşım... 
Etrafım tıklım tıklım, omzumda bir el eksik. Kavgalardan, bağırışlardan darmaduman bir kalp... Ağlayışlardan gözüm sis. Duyuramıyorum; seslenişleri, çırpınışları. Dokunamıyorum doyasıya. Tutunamıyorum sıkıca. Rahat, özgür, ferah hissedemiyorum. Kendi derdimin olmamasının huzuruyla başkasının derdinde boğuluyorum.


Hayatım Suriyeli bir mülteci gibi. Gidenler, gelenler; bırakmak istemesem bile bırakmak zorunda kaldığım eller... Boş sevinçler, anlık mutluluklar, uzayan bekleyişler, bitmeyen umutlar... Bazen buluyorum ipin ucunu, tuttum mu depar atıyorum. "Tamam" diyorum, "tamam bak bu defa olacak!" ve akıbetinde kendimi bitişe yaklaştığında kaybeden; yeni bir yarış için başlangıç konumunda olan bir atlet konumunda buluyorum. Elde olan şey birkaç deneyim, başka da bir şey yok! Ha "ne var be!" dersen... Başkalarının uğruna üzüldüğüm dertler var elimde. Standart yaşam biçimi ve zorunluluklarla donanmış bir hayatım var. Kimseyle konuşmamak için kendimden uzak tuttuğum bir telefon, kimseyi duymamak adına sesini kısmadığım şarkılar, içimi dökme isteğiyle bırakmadığım bir kalemim var. Beni ayakta tutan umut ve hayallerim var.
Yapmak istediğim şeyleri yapmadan ölmeyeceğim. "Vay be!" dedirtmeden, şaşırma nidalarını duymadan bu dünyadan göçmeyeceğim. Her yolun bir çıkışı, her düşülen yolun bir nedeni olduğuna inancım var. Inanç ve umutlarımı yitirmemek adına hayallerime ulaşana dek çabalayacağım. 



Ve ben... Herkesin yardımına koşmaktan usanmış, susmaktan bıkmış, kendimden kaçmış durumdayım. Ben, herkese çare; kendimden bihaber... 
Kahkahalarımın altında yatan bir acı var. Hiçbir şey dışarıdan görüldüğü kadar mükemmel değil ve maalesef ben de o kadar rahat, hiçbir şeyi takmayan bir tavır ve his içinde değilim. Elbet tabii; dostumsun, ailemsin, sırdaşımsın, canımsın benim. Seni dinlerim. Ama bir dur bakalım! Ömrümün kotasını da seninle dolduracak değilim! Bir kaldır kafanı, bir etrafına bak! Acın ilelebet diri kalmayacak. Geriye döndüğünde ''keşke yapmasaydım'' demenin ne anlamı olacak?

Her şeyin bir sonu var. Üzülmek için kısa, mutlu olmak için de uzun bir ömür... Dertsiz başıma dert aramıyorum. Ömrümün büyük bir kısmını başkasının dertleriyle geçirmek de istemiyorum. Sona geldiğimde geriye dönüp, kendim için yapamadıklarımı görüp de pişmanlık duymak istemiyorum!
Sen, kendin için varsın; kendine yettiğin kadarsın.
Sona geldiğinde pişmanlık hissetme.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder