1 Ağustos 2014 Cuma

Hosgeldin Agustos!


Alışverişle geçen bir günün gecesinden merhaba.
Böyle gece yarısından sonra, günden bahsederken yarın demeye alışamadığımdan ve hala 1 ağustos kafasında olduğumdan bugünün hepiniz için mükemmel bir ay başlangıcı olmasını ve bir o kadar güzel sonlanmasını diliyorum.
Ağustos benim için tam bir tatil ayı. Yani özellikle ağustosun sonları ve eylülün ilk haftaları aşırı keyifli oluyor. Biz ramazan bayramlarından sonra veya ramazan bayramlarında tura çıkarız, yani babamın mesleği dolayısıyla da bu tarihlere denk geliyor. Tabii bazen okulun açılmasına kadar da sarkabiliyor o tatiller.. Zaten esmer biriyim, bir de brozlaşınca karanlıkta seçilemeyecek bir hal alıyorum. Her sene okul başı ile tatil sonrası soyulma evrem kesiştiğinden veya okula dek rengim açılmadığından tüm çevremden ''oo zuzu yine yanmışın..'' gibi nidalar duyuyorum. Öyle ki, geçen sene okulun ilk günü öğretmenlerimin ''zuzu ne kadar bronzlaşmışsın böyle'' demeleriyle başlayıp bahçede bir öğretmenimin beni yanına çağırıp ''Geçen sene benim öğrencimdin sen di' mi?? Nasıl da yanmışsın n'aptın, ne ettin böyle anlat bakayım..'' demesiyle son bulmuştu..

27 Temmuz 2014 Pazar

Iyi Bayramlar!



Yeniden merhaba!
Dolu dolu geçen koca bir ayı geride bıraktık. Bu ay öylesine koca bir aydı ki, başından sonuna dek değişen çok şey oldu. Örneğin; annemin, 16 saat değil de 16 gün aç kalacakmışız gibi bize yemek yedirme çalışmaları ramazanla birlikte son buldu..

18 Temmuz 2014 Cuma

Hayal olarak kalmasın


Hayaller.. Sonu olmayan masallar, birbirini ve birini tamamlamak üzere var olmuş kapılar...
Hayır, hayır bu konuyu hiç dramatize etmek istemiyorum. Yani şimdi net olalım, herkesin bir keşkesi, bir isteği veya bir umduğu vardır hayattan, adı her neyse işte!

Değişen sistem ve şartlarda iki gün sonramızı dahi göremez olduk, kaldı ki geleceğe dair plan ve hayallerimiz var. Hayallerimi gerçekleştirmek için her şeyi yaparım, yapacağım fakat planlar için aynı şeyi söyleyemeyeceğim. Ben planlar kuran ama o planlar doğrultusunda yaşayamayan biriyim. Hayatıma yön veriyorlarmış gibi geliyor, olmuyor!

16 Şubat 2014 Pazar

Anlatamıyorum

Yanıbaşım... 
Etrafım tıklım tıklım, omzumda bir el eksik. Kavgalardan, bağırışlardan darmaduman bir kalp... Ağlayışlardan gözüm sis. Duyuramıyorum; seslenişleri, çırpınışları. Dokunamıyorum doyasıya. Tutunamıyorum sıkıca. Rahat, özgür, ferah hissedemiyorum. Kendi derdimin olmamasının huzuruyla başkasının derdinde boğuluyorum.

9 Şubat 2014 Pazar

Istanbul




İstanbul...
Medeniyetler şehri, medeniyetler eşiği... Kimilerine yedi cihan padişahı, kimilerine Napolyon hissiyatı; kimilerinin gelmişi, geçmişi, hayatı... Bana göre aşk.

2 Şubat 2014 Pazar

Mutluluk

Mutluluk nedir? ''Bugün muhteşem, çok mutluyum!'' gibi saçmasapan bir sürü cümlenin içinde gizlenen naifliktir. Mutluluk görecelidir. Kimine şarkı, kimine aile, kimine para, yemek, aşk, merhamet, umut, okul, sigara, oyun... Ama eminim ki mutluluğun her türü bağımlılık yapar. İnsan bir tattı mı tüküremez. Kaybetmekten korkar bir kere! Hayatı hastane yatağından ibaret olan bir insan mutluluktan havalara uçmak deyimini nasıl yadırgarsa gerçek mutluluğu tatmış kişi de üzüntüye öylesine ürkütücü bakar. 

26 Ocak 2014 Pazar

Kısa ve Öz


Asla kopamayacağını sandığın kaç kişiden koptun? ''Bir daha kimseye güvenmem!'' demenle başlayan kaç ilişkide bulundun? Kaç arkadaşına fazla tolerans gösterip üzerinde tepinmesine şahit oldun? Kaç kişinin seni kullanmasına göz yumdun?

Ben hepsini yaşadım, yaşıyorum. Yaptığım tek şey, sessizce uzaktan izlemek. Bu filmde baş roldeyim, her şeye üzülecek halim yok! Hakkıyla oynamak için, yaşamak için bir gözünün kapalı, bir kulağının tıkalı olması gerek. Yaptığım hiçbir şeyden pişman olmadım, olamadım. En rezil günümün gecesinde, başımı yastığa gömdüğümde ''iyi ki olmuş!'' dedim; ''iyi ki olmuş!''. İyi, kötü olan her şeyin; güzelin ve çirkinin bir sebebi olduğuna inananlardanım. Yaşadığım her şeyden ders çıkaran bir Polyanna'yım! 

19 Ocak 2014 Pazar

Kadın olmak


Kadın olmak.. İstismarlara, acılara, ayrımlara, kısıtlamalara hedef olmaktır. Evrensel olarak; doğup, ailesinin baskısını,kısıtlamasını çekmek-regl sancılarını, ağda acılarını çekmek-sevgilisinin/eşinin isteklerini yerine getirmek, kendini ona adamak-9 ay karnında taşımak-doğum sancısı çekmek-doğurduğunun cefasını çekmek
gibi aşamalardan ibaret olmaktır. Her ne kadar ''abartsaydın!'' diyebilecek olmanıza rağmen bu genelde böyledir. 
Kadın olmak nedir? Kadın olmak kıskanmaktır, kıskanılmak istemektir. Kilo aldığında pis bakışlar eşliğinde ''canım kilo almışsın ya'' cümlesinin yerini kilo verdiğinde ''bir deri bir kemik kalmışsın'' cümlesine bırakmaktır. Hiçbir şey yapmasan bile adının çıkma ihtimalinin gerçekliğidir. Saçına, giyim kuşamına saatlerce özenerek, asaletiyle boy göstermektir. İkili ilişkide sorumluluğu yüklenmektir. Cinsel obje olarak kullanılmaktır. Eleştiriye maruz kalmaktır. Geceleri kendini güvende hissedememektir, her türlü atılan lafa boyun eğmektir.

12 Ocak 2014 Pazar

Yanlış meslek kurbanları



Haydi bakalım, dönemimiz akıllı tahta esiri öğretmenleri dinlemeye... 
 Bir öğretmen neden kendine özgü üslubunu ve anlatım şeklini saçma sapan testler üzerinden oluşturur? Başkasının anlatım kalıbında ve dağarcığında icra eder işini? Uygulama kötü demiyorum fakat o akıllı tahtalar öğretmenin ders anlatmasında bir amaç değil araçtır sadece. Öğretmenlerin kalıplaşmış anlatım tarzıyla aktarma yapması şart değil, aptallıktır. ''Lütfen ders dinlemek, çalışmak ve okula gelmekten soğu'' gibi bir çağrışım uyandırıyorlar bende. Beceriyorlar mı? Kesinlikle.

5 Ocak 2014 Pazar

Ayrılık hakikaten sonradan koydu bana...

   

Yaş ilerledikçe, ilerde çocuksu görüneceğini bildiğimiz onca şey yaşıyoruz. Aslında yaşarken bile, hepsi çocukça; hissediyoruz. Kimimiz aşık oluyoruz; sevilmeden. Değer veriyoruz; görmeden. Ve  akıbetinde, kaybediyoruz; istemeden. Yıkılıyoruz bazen. O küçük sıkıntılar fırtına olup çıkıyor. Sonra darmaduman oluyor üç günlük ömrümüz, anlamıyoruz kim ölmüş kim kalmış, ne olmuş ne bitmiş.